6 Kasım 2010 Cumartesi

EKMEĞİM, ONURUM, İŞİM İÇİN DİRENDİM, BİRLİKTE KAZANDIK!


EKMEĞİM, ONURUM, İŞİM İÇİN DİRENDİM,
BİRLİKTE KAZANDIK!

118 gündür devam eden direnişim ve 7 gündür sürdürdüğüm açlık grevime, işime geri döndüğüm için son veriyorum.
Direnişe başlamam, Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde taşeron firma tarafından işten atılmamla başladı. Ben, haksız yere, sendikalı olmak istediğim için, emeğimin karşılığını almak istediğim için işten atılmıştım.
Bu benim, sendikalı olmak için ilk işten atılmam değildir. Daha önce çalıştığım Türk Telekom’dan da bu sebeple işten atılmıştım. Davam sonucunda işe geri alındım ama Sarıyer’de oturmama rağmen Paşabahçe Devlet Hastanesi’ne sürgün edildim. Amaçları beni yıldırmak ve pes ettirmekti. Ama ben 5 yıl boyunca Sarıyer’den Paşabahçe’ye gidip-geldim.
118 gün boyunca, direnişi gece-gündüz hastane bahçesinde kurduğum çadırda sürdürdüm. “İşim ve onurum için direniyorum, işe geri dönebilmek için her şeyi yaptım” dedim. “Tek çarem bedenimi açlığa yatırmak” diyerek, 29 Ekim’de açlık grevine başladım. Direnişe destek, bu açlık greviyle ikiye katlandı. 118 gündür sesimi duymayan yetkililer, açlık grevimin 7. gününde beni duymak zorunda kaldılar.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri bu duruma kayıtsız kalamadılar. Biliyorum ki, üzüldükleri için değil, olacaklardan korktukları için çadırıma gelip iş teklif ettiler. Evime yakın Sarıyer Toplum Sağlığı Merkezi’nde işin hazır dediler. Ben de kabul ettim.
Ben, Paşabahçe Devlet Hastanesi’ne sürgün gelmiştim. Bu koşullarda orada işe başlamak, bu direnişin kazanımıdır. Direndim, kazandım. İşim, onurum, ekmeğim için direndim, birlikte kazandık. Bu direnişin bana öğrettiği çok şey oldu… Haksızlığa karşı boyun eğmemek ve direnmek gerektiği ve dayanışmanın ne kadar büyük bir güç olduğudur.  Halkın her kesiminden; gencinden yaşlısına, işçisinden işsizine, kadınından erkeğine, sanatçısından ev hanımına, öğrencisinden memuruna, emeklisine, yazarından çizerine kadar herkesin verdiği büyük destek, dayanışma ve gösterdikleri duyarlılıkla, bu direniş zaferle sonuçlandı. Ortak soruna karşı birlikte mücadele verildiğinde, kazanamayacağımız hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Tek başına olmak önemli değil, önemli olanın birlikte, örgütlü bir şekilde mücadele etmek olduğunu öğrendim direnişle. Bana karşı polis, zabıta, hakim yani devlet, topyekun saldırıya geçmişti. Ama bu saldırıyı yine biz topyekun püskürttük. Saldıran kim olursa olsun, kazananlar direnenler, kaybedenlerse onlar olacaktır. Bugün bunu bir kez daha görüyoruz.
Ben bu direnişimle; halkıma, işçi kardeşlerime, direnerek kazanılacağını gösterdim. Direnenlerin yalnız kalmayacaklarını gösterdim.
İşe geri dönmekle, mücadeleden vazgeçmiyorum. Taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalıştırmaya, sendikasızlaştırmaya ve örgütsüzlüğe karşı mücadelem devam edecek.
Direniş çadırına desteklerini hiç esirgemeyen sanatçılara, yazarlar, aydınlara, gazetecilere, demokratik kitle örgütlerine, sendikacılara, devrimcilere,  telefonumu arayanlara, mesaj yollayanlara, işe geri dönmem için tek tek imza verenlere, hücrede, tecritte yalnız olup ama beni mektupları ile yalnız bırakmayan özgür tutsaklara, uzaklardan yüreğiyle destekleyenlere,  maçlarda pankart açanlara, bana maddi-manevi destek sunan herkese ve Paşabahçe-Beykoz halkına teşekkür ediyorum…
İşte böylesi bir güç, direnişi zaferle taçlandırdı.
4 Kasım 2010
TÜRKAN ALBAYRAK
TEMİZLİK İŞÇİSİ

Paşabahçe Devlet Hastanesi Temizlik İşçisi
Türkan Albayrak

0530 777 68 79
pasabahcedirenisi.blogspot.com

Hiç yorum yok: