18 Eylül 2010 Cumartesi

DİRENİŞİN 70.GÜNÜ…

DİRENİŞİN 70.GÜNÜ…

Durumda bir değişiklik yok. Ben direniş çadırında direnmeye devam ediyorum.

Dünkü yorgunluktan sonra burası bugün sakin, küçük bir pankart krizi yaşadık güvenliklerle, rahatsız olunmuş kamelyaya astığımız “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” pankartımızdan, giderek yayılıyormuş. Çadırımızı kabul ettirdik, ona razılar, daha fazla yayılmamalıymışız. Biz Türkiyeliyiz, önce gecekondumuzu yapar, sonra arkasına sebze bahçesi, önüne ön bahçe, daha sonra da mahalle oluşturur devam ederiz. Yapacak bir şey yok. Korktular mı, hastanenin içine de gireriz diye, bilmiyorum.

Beykozlular imza atmaya ve çadırla ilgili bilgi almaya devam ediyorlar. Bayram sonrası ilgi yoğun, iş arkadaşlarım dünkü olaylarla ilgili bilgi almak için sık sık uğruyor. Milli Gazete yazarı Mine Alpay bugün köşesinde yazmış direniş çadırını ve şöyle bitirmiş “Ben Türkan’ın yerinde olsam, bu yapılanlar karşısında sonuna kadar direnirdim” haksızlığa karşı, düşüncesi ne olursa olsun, insanlar aynı tavrı koyuyor. Yönetenler ve onların yandaşları dışındakiler.

Başhekim, “bu olay beni aştı, daha üst makamlara ulaştı” demiş. Acaba ben de okyanus ötesine dilekçe mi yazsam, yoksa Adıyaman’a mı gitsem?

Bu gün de bitti. Direnişte 70. gün de bitiyor. Burası kalabalık, hasta yakınları, yoğun bakımdaki hastalarını bekliyor. Ama direniş çadırı ilgilerini çekiyor ve gelip ne olduğunu soruyor, imza atıyorlar.

Hiç yorum yok: