26.09.2010
DİRENİŞİN 79. GÜNÜ
Oğlumla aynı çadırda uyandım. Konser dönüşü Direniş Çadırına gelmiş. Gece uyandığımda, onu otururken buldum. Onu aldım çadıra, birlikte uyuduk.
Öğlene doğru Sarıgazili duyarlı bir aile geldi ziyarete. Her şeyi düşünerek gelmişlerdi. Direniş çadırının, eylemlerin sürekli ziyaretçileri oldukları belli. Düşünceliler. Korkularından bahsettik halkın, ekmeği uğruna komşusuna selam veremeyenlerden, gecekondu halkının nasıl düşürülüp dilenci konumuna getirildiğinden. Bizim halkımız bu değildi. Utanırdı emek vermediği ekmeği yemeye. Utanırdı yemeye, giymeye, komşumuz yoksul diye.
Hayat TV geldi. Ekmek ve Gül programı için çekim yaptılar. Perşembe 14:30’ da yayınlanacakmış.
Çok ilginç bir de olay oldu bugün. Yürüyüş Dergisi okuru Gebzeli bir genç Ali Ekber, dergide görmüş hastanenin telefonunu. Ve telefon açmış hastaneye, beni istemiş telefona. Güvenlikler; kafeteryaya yönlendirmiş.
Kafeteryanın garsonu elinde telsiz telefon. “Telefon size” dedi. Şaşırdım. Kim bu? Kim arar beni bu telefondan? Ve telefonu nasıl olur da bana ulaştırırlar, diye. Neden şaşırıyorsam? Mektuplarım geliyor, Direniş Çadırına, telefon çok mu ki?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder