6 Eylül 2010 Pazartesi

TÜRKAN ALBAYRAK DİRENİYOR

 DİRENİŞİN 58. GÜNÜ

Sabah kahvaltıdan sonra bulutları görünce taşındık çardağın altına. Çardağın altı da pek korumalı değil, idare ediyoruz. Ayaklarımıza sular değiyor, sırtımıza hafif hafif yağmurlar düşüyor. Çadıra baktım su geçirmiş.
Sevmiyorum yağmuru, şıpır şıpır çok rahatsız edici. Sokağa çıkmak sorun, işe gitmek sorun, hele bu ülkede her yer çamur olur, otobüslere bile yağmur suyu girer. İş yerine gelirsin orayı su basar. İşten çıkıp eve gideceksin  küçük göller oluşmuş, arabalar pis suları sıçratır. Üstüne otobüse binersin titreyerek, otobüs buz gibi. Nihayet eve gelirsin, evin çatısı akmış. Yağmur, buydu benim için çadırda da pek farklı değil.
Bu gün saat 14.00 de Önder Babat Kültür Merkezi basın açıklaması yaptı. Çoğunluğunun kadınların oluşturduğu elli kişilik bir grupla bana atkı, fular, el örgüsü çorap, eldiven getirmişler. Ayrıca küçük bir fener. Kadınlar biliyor kadının neye ihtiyacı olduğunu.
Akşam Gazetesi yazarı Özlem Akarsu Çelik’i aradım. Bugün ki köşesinde Direniş Çadırına yer vermiş, teşekkürler.
Akşam oluyor, soğudu hava yağmurdan sonra üşüyoruz. Daha geçen hafta yanıyoruz diyorduk. Üstümde önlüğüm, yelek ve hırka olduğu halde üşüyorum. Ben çok üşüyen bir kadınımdır zaten, yaz akşamları bile hırkasız sokağa çıkamam, bodruma bile hırka götürmüştüm.
Boşuna ellerinizi ovuşturmayın kış gelince kaçar diye... İlkel çağda nasıl ayakta kalmış insan, benim onlardan fazla olanağım var. Donsam da, buradayım kazanıncaya kadar.

DİRENİŞİN 57. GÜNÜ

 Hırkalarla oturuyoruz sabahları. Yarın yağmur yağacakmış. Şimdiden onu düşünmeye başladım. Bütün düzenim bozuluyor. Eşyalarımızı topluyoruz, çardağın altına taşınıyoruz. Çadır bir uçta ben bir uçta kalıyorum.
Bu gün, Milliyet’ten Şükran PEKKAN, röportaj yaptı, yarın yayınlanacakmış. Akşam gazetesinden Özlem ÇELİK geldi. Yarın, gazetesinde yazacakmış. Işıl ÖZGENTÜRK’Ü aradım. Benimle ilgili yazdığı yazı için, biraz geç kaldım aramak için ama telefonunu yeni bulmuştum. Didim’deymiş. Tekrar yazacağını ayın 11’nde İstanbul’a döneceğini tekrar görüşüp direniş çadırına gelmeyi düşündüğünü söyledi.
Hiç şaşırmadığım bir olaya tanıklık ettik bugün akşamüstü. AKP’nin “Evet Otobüsü” megafonla bağırıyor halk otobüsündeki birine, “otobüsten in de görüşelim” diye...
Çadırımın içini kışlık olarak düzenlemeye başladık. İnşaattan paletler alıp yattığım yeri yükselttik. Soğuk ve su basmasına önlem olarak.
Çadırda direnişe devam kazanıncaya kadar.

Hiç yorum yok: