24 Eylül 2010 Cuma

DİRENİŞİN 72. GÜNÜ...

Değişen bir şey yok. Resmi daireler kapalı. Sizler biliyor musunuz, belediyelerde cenazeden sorumlu doktor varmış. Görevleri de cenaze sayısını tutmakmış. Ben ilk defa duydum. Epey güldüm. Anlamsız bir iş; gülmek mi, 
ağlamak mı gerekiyor bu doktor azlığında bilemiyorum, gerçi bizim ülkemizde bazı doktorlar da doktorluk dışında her şeyi yapıyor. Taşeron şirketin ortağı olan başhekim yardımcıları var.

Beykozlular bugün de hastane parkına ve direniş çadırımıza geldiler. Bir pazarcı uğradı. Çadırı görünce bir turist gelmiş çadır kurmuş sanmış önce. O da dertli. Onlardan, pazarda yakalarına kart takmalarını istiyorlarmış. Ne yapacak kartı, diyor. “Benim babam da pazarcıydı ben de pazarcıyım, acayip işler çıkarıyorlar. Zaten halk pazara uğramıyor, satış yok, bunlar da bize tuhaf tuhaf masraf çıkartıyor” diyor pazarcı. Bize meyve bıraktı, bir de Tokat yaprağıyla İzmir yaprağının farkını anlattı. Fiyat farkının, Sana yağla tereyağının farkı gibi olduğunu ama bunu halka anlatamadığını, söyledi.

72. gün de bitti direnişte. Yarın okullar açılıyor. Benim oğlum da okula gidecek. Telefonda soruyorum, oğlum kıyafetlerin hazır mı, saati kurmasını, erken yatmasını söylüyorum. Telefonda, bizlerin çocukları sabah okula giderken anne mi görürler sanki. Kahvaltı mı yaparlar. Okul dönüşü kendileri açar kapıyı, onları karşılayan yoktur. Ekmek arası bir şeyler yerler, akşamı beklerler. Anneleri gelir de yemek yapar. Senin anlayacağın oğlum, ben evde olsam da bir şey fark etmeyecek, işsiz, parasız bir anne. Direnirsem değişecek şartlar, hem senin hem başka oğullar için, güle güle git okuluna.

Başarılar sana…



--
Paşabahçe Devlet Hastanesi Temizlik İşçisi
Türkan Albayrak 



0530 777 68 79
pasabahcedirenisi.blogspot.com

Hiç yorum yok: