27 Ağustos 2010 Cuma

BASINDA PAŞABAHÇE DİRENİŞİ


MERYEM KORAY
TOPLUMUN GÜNDEMİ
20 Ağustos 2010
Gazetelerde yer alan bazı haberlerden hatırlatmalarla, “gündem nedir” meselesini düşünelim istedim bu hafta.
Kipa önünde kitlesel eylem. ... Sözleşmeli öğretmen Ahmet Fazlı Elçi, ... kitap taşırken kalp krizi geçirdi. Eğitim Bakanı’nın, sözleşmeli öğretmenlere yanıtı “sözleşmeli” olmasaydınız” oldu!
Paşabahçe Devlet Hastanesi önünde tek başına işe dönme mücadelesi veren Türkan Albayrak’ın mücadelesi 40 günü aştı. 38. günü notlarını okudum;  kendini bir yana koymuş, aldığı haber üzerine Afganistan’a asker gönderme meselesine dair kaygılarını yazıyor.
Evet, insanın, toplumun, doğanın ve yaşamın gündemi bunlar.

Nihal Kemaloğlu
24 Ağustos 2010, Akşam
Birden fazla sendikaya üye     olmak mı?
Sendikalaşan işçinin iki gün içinde kapının önüne koyulduğu Türkiye'de yeni pakette, çalışanlar için 'aynı anda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz ibaresinin kaldırılmasıyla' demokrasi münazarasına kalkışmak ağır gerçeklik kaybıdır.
... Bırakın iki sendikaya üye olmayı, bu ülkede bir sendikaya üye olmak fitne-fesada karışmakla, terörist olmakla eşdeğerdir ve sendikalı işçinin hemen kovulması yerden göğe 'meşru' kabul edilir.
...
Paşabahçe Devlet Hastanesi'nin taşeron temizlik işçilerinden Türkan Albayrak sendikalı olunca işten çıkartıldı, şimdi tek başına her fırsatta sökülmeye çalışılan çadırında direnişinin 45. gününe girdi.
... Şu anda Türkiye'nin dört bir yanında sendikalaşma mücadelesi veren işçilerin haberleri ana medyanın sayfalarında da yer almadığından belki halkımız herkesi sendikalı diye bilebilir.
Ne de olsa yüzde 5 sendikalaşma oranıyla medyamız da az buz sendika düşmanı değil midir?

Radikal 2
22 Ağustos 2010
Sivil vesayet mi, paranoya mı?
... Örgütlenme özgürlüğü, sendika özgürlüğü getireceği iddia edilen referandum öncesinde işten atıldığı Paşabahçe Devlet Hastanesi önünde tek başına bekleme eylemi yapan taşeron işçisi Türkan Albayrak’ın eylemine bir zabıta ve polis ordusu müdahale etti ve çadırı yıkıldı. Ve finali Başbakan yaptı: “Yargının içinde dernek kurulur mu? ... bunu da bizim ilk fırsatta halletmemiz lazım.”
Başbakan bununla da yetinmedi, memur sendikalarından işveren örgütlerine kadar “hayır” diyen veya referandumda açıkça “evet” demeyen herkesi örtülü olarak tehdit etti.
Bunları alt alta koyduğumuzda ılımlı bir McCarthycilik ve sivil vesayet kokusu almak hâlâ paranoya mı?

Hiç yorum yok: