16 Ağustos 2010 Pazartesi

Direniş 37.günü.

Gün uzadıkça kamuoyu hareketleniyor. Cumhuriyet’te Işıl Özgentürk yazmış.Işıl Özgentürk’e teşekkür ediyorum.

Bu gün direniş çadırını sabah 10 dan bu saate kadar Cumhuriyet okurları arıyor,direnişimi tebrik edip başarılar diliyorlar. Yapabilecekleri neler olabilir soruyorlar. Yanıma direniş çadırına gelip bana destek vermenizi isterim bana ve sömürülen işten atılan işçiler için yapabileceğiniz en güzel şey budur.Direniş çadırında olup direnenlere destek verdiğini görsün yönetenler.

Pazar banyomun dönüşünde beni bekleyen bir misafirim vardı. Nurçehre Elver fotoğrafçı bana kendi elleriyle börek ve kek yapıp getirmiş daha önceleri iki kez gelen Faik hocayla birlikte gelmeye karar vermişler önce o geldi çadıra daha sonra Faik hoca ve eşi iki dostuyla beraber. Çok sıcak bir sohbet yapıyoruz artık Faik hocayla. Eşimi oğlumu iyi tanıyor resimlerimi çekti yeniden çayla beraber,Nurçehre’nin böreklerini ve kekini yedik. Paşabahçe Kültür ve Dayanışma Derneği üyeleri de buradaydı ülke ve dünya sorunlarını konuştuk. Ülke ve dünya sorunları hep beş yıldızlı otellerde konuşulacak değil ya,birazda direniş çadırlarında konuşulsun.

Gece çadırın bir kadın ve bir kız çocugu ziyaretçisi vardı. Yanlarında da bir köpekleri. Kadın televizyonda görmüş direniş çadırını,ziyarete gelmiş. Gece yarısı yanında on bir yaşındaki kızı ve köpeğiyle. Kadın sarhoş zavallı çocuğu da yanında. Kadın abuk sabuk konuşuyor. O kız çocuğu annesinden utanıyor,bir köşeye büzüşüyor. Annesine bir şey söyleyemiyor. Anneme kötü bir şey söylemeyin diye gözleriyle yalvarıyor. Bu ülkede ki neyi yazasın ? Hangi yana baksan acı, o kız çocuğundan nasıl bir birey olur ? O kız çocuğunun bu dünyaya büyüyünce ne faydası olur ? Hayatı sarhoş bir anneyle geçiyor ! Ezile büzüle bakıyor etrafa. Annesine annelik yapıyor. Yazık çocuklarımıza lanet olsun bu düzene. Çocuklarımız mendil,çiçek satar sokaklarda; çocuklarımız dayak yer hapis yatar bu ülkede;çocuklarımız aç yatar;karda kışta çıplak gezer çocuklarımız;televizyonlarda yarışma programlarına malzeme olur çocuklarımız;çocukluklarını bilmeden büyür;uyuşturucu satıcısı,hırsız,fahişe olurlar sonra ama bizim çocuklarımız. Sizin çocuklarınız bakan,tüccar,armatör vs. olur. Cumhurbaşkanı bile olurlar. Bir de benim idarecilerim gibi başhekim,başhemsire,müdür olurlar ama İNSAN olamazlar.

Bugün de akşam oluyor. Direniş çadırımda iftar hazırlıkları yapılıyor. Etrafımda arabalar hızla yol alıyor. Hastane çalışanları sofralarına bir şeyler yetiştirmek için koşuşturuyorlar.

Baba evimdeki iftarlar geliyor gözümün önüne. İftar saati yaklaşınca babam çıkar balkona,evimiz yol kenarındaydı. Yoldan geçenleri iftara çağırırdı. Özellikle de sofrada et varsa,evine et alamayanları çağırırdı. Kendisi yemez onlara yedirirdi. Ramazanlarda muhakkak bir aileyi doyururdu. Zengin sanmayın babamı babam bir devlet memuruydu. Bizim ve kendi ihtiyaçlarından kesip herkese yardımcı olurdu…

Hiç yorum yok: