10 Ekim 2010 Pazar

DİRENİŞİN 92. GÜNÜ… Bitmez bu halkın dayanışması,


    09.10.2010 –  Cumartesi  
Kamu Emekçileri Cephesi’nden öğretmenler nöbette sabahlamıştı. Bu sabah, çadırdan çıkınca pankartların rüzgardan koptuğunu gördüm. Öğretmenlere söyler söylemez, yağmur çamur demeden pankart bağlamaya çıktılar ve bağladılar.

İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Faik Başaran ve eşi kışlık bot hediye ettiler.

Direniş çadırına döndüğümde, beyazlar içinde yağmur soğuk demeden gelen Marmara Üniversitesi Tıp Öğrencileri Kolu, Eczacı Gençlik Komisyonu üyeleri, on kişilik bir grupla buradaydılar. Slogan atarak karşıladılar beni. Öğrencileri direniş çadırında görmek çok sevindirici. Onlar bu ülkenin geleceğini ellerinde tutanlar. 

Eski işçiler şöyle der:  “Biz sınıf bilincini, işçi olmanın ne demek olduğunu öğrencilerden öğrendik. Onlar bize direnişlerde, grevlerde yardım eder, yol gösterirdi.” Öğrencileri görünce bunları paylaştım onlarla. Onlar: “Bizler ’80 sonrası kuşağız. Bizlere büyüklerimiz, sakın bir şeye karışma, yalnızca sınıfını geç, bir şeyi eleştirme, diyerek büyüttü bizi. Dejenere olan bir kuşağı aşmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiğince olumsuzluklara karşı durmaya çalışıyoruz”, dediler.  Ziyaret öncesi bildiri hazırlayıp çağrı yapmışlar. Bu katılımı sağlamak için Kadıköy ve İskele’de dağıtmışlar. Öğrencilerin o heyecanını ve azmini görünce umutlandım… 

Üç ay önce hiç tanımazken insanlar beni; bugün, fırtınayı, yağmuru nasıl geçirdiğimi soruyorlar. Özellikle Paşabahçe halkından çadırıma gelerek “ne yaptın, nasılsın, dün gece yağmurda seni düşündüm, ne yapıyor bu kadın” diyenler oldu.  

İşte bu, bu ülkede her şey bitmiş diyenlere bir örnek. Bitmez bu halkın dayanışması, doğruyu yapmak gerekiyor ve yol göstermek gerekiyor.

Telefon hiç susmadı. Sürekli arandım. Ankara’dan arayan Alem FM dinleyicisi “Termosun kırılmış termos gönderiyorum.” diye aradı. 

Direnişi Taksim’de TAYAD’ın masasında öğrenen bir kız öğrenci aradı. 


İskoçya’dan aradılar direnişi kutlamak için. 


Hiç yorum yok: